Translate

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Arılarım 40.Gün


Dip tahtasının genel bir görünümü.


Dip tahtası biraz daha detaylı bir görünüm.


9. çerçeve.


9. çerçeve.


10. çerçeve


10. çerçeve

Çerçeveler bal dolmaya başladığı için ağırlıkları oldukça artmış. 10. çerçevenin bir yüzü boş olduğundan dolayı pek ağır değil ama 9. çerçevenin iki yüzüne de çalıştıklarından dolayı oldukça ağırlaşmış.


Plastik cam kırıntılarından kurtulmak için plastik camları kaldırmaya karar verdim. Tahta örtü tahtam olmadığı için ve çuvalı da doğrudan koymak istemediğimden dolayı propolis ızgarası koymaya karar verdim. Hem propolis üretme denemesi de yapmış olurum. Propolis ızgarasının üzerine çuvalı koydum.


Plastik cam üzerindeki mumları ve propolisleri aldım.


Plastik cam üzerindeki propolisler.



Daha detaylı bir görünüm.


Bu propolisi iki hafta kadar önce örtü tahtası olarak kullandığım çuvalın üzerinden kazımıştım. Rengi çok hoşuma gitti.


Plastik cam üzerinden aldığım propolisin görüntüsü pek hoş olmamakla beraber aynı özgün kokuya sahipler. Buradaki propolisin farklı kaynaklardan elde edildiğini daha önce aldığım propolisin ise tek bir kaynaktan elde edildiğini düşünüyorum. İlki oldukça homojenken buradaki kozmopolit bir yapıda.


Odama yine bir eşek arısı girdi. 


Kafası olmadığı halde (neden olmadığını sormayın :) bir tek uçmadığı kaldı. Sanırım önünü görebilecek bir şeyleri olsaydı onu da yapabilirdi. Kanat çırpmadığı halde arıların kovanda çıkardığı gibi bir homurtu çıkarıyordu. Bu çok ilgimi çekti. Bu sesi nasıl çıkarıyordu? Elimi sokmaması için karnına giden bağlantıyı bir çöple kontrol ettim. Ve elimi göğsünün üzerinde tuttum. Bacaklar, kanatlar, kafaya giden bağlantı ve karna giden bağlantı hep bu göğüs üzerinde. Bacaklar ve kanatlar hareketsiz olduğu halde göğüste inanılmaz güçlü bir titreşim vardı. Bu titreşim sesinin kanatlardan geldiğini düşünüyordum, daha önceleri. Ancak öyle değilmiş. Göğse bağlı tüm elemanlar sabitken bile çok güçlü bir titreşim dolayısıyla da çok güçlü bir ses çıkarabiliyor. Göğüs kısmının kesinlikle çok güçlü bir motor olduğunu anladım. Burada nasıl bir mekanizma var acaba?


Soldaki resmi göğsü ortadan ikiye böldükten sonra aldım. Resimde görünen sanırım iki adet güçlü bir kas. Bu kadar güçlü bir titreşim ve nihayetinde de güçlü bir ses için güçlü kaslar gerekli sanırım. Sağdaki resim karnından çıkan zehri gösteriyor. Berrak olan zehir, sarımtrak olan ise karnında bulunan diğer sıvılar.

Eşek arısını parçalara bölmem bazılarına gaddarca gelebilir. Bunları zevk için değil öğrenmek ve anlamak için yaptım. Ve öğrendim de. Bu titreşimin ve sesin kaynağı kanatlar, bacaklar veya görünürdeki diğer organlar değil. Göğüs içerisindeki hareketli ve güçlü mekanizma.

Kovanda çalışırken arılar rahatsız olduğunda güçlü bir uğultu çıkarıyorlar. Bazen bu uğultu anlık bir şekilde artıp azalabiliyor. Örneğin çerçevelerle uğraşırken sert bir hareket buna neden olabiliyor. İşte bu uğultunun kaynağı ne görünürde hareket eden organları ne de ağızları. Bunun kaynağı göğüsleri. Göğüslerinin içerisindeki mekanizma sayesinde göğüsleri çok yüksek frekanslarda titreşiyor. Bu titreşim çoğunlukla gözle görülemiyor.


Bu ağaç, Ligustrum vulgare (Kurtbağrı), bizim sokaktan hemen caddeye çıkıldığında sağ tarafta bir sıra halinde yer alıyor. Genellikle çit bitkisi olarak kullanılan bir çalı cinsiymiş. Üzerlerindeki arı miktarı oldukça fazla. Polen alıyorlar sanırım bunlardan. Yakından koklandığında plastik (özellikle şamyel plastiği) koklamış gibi oldum. Yani pek iyi bir kokuları yok. 


Minik minik çiçekleri var. İlk çiçeklenmeye başladığında çiçekleri beyaz. Daha sonra kurumaya doğru kahverengi bir hal alıyor.


Yapraklar, dallar ve çiçekler çok simetrik. Bir hat boyunca ve karşılıklı, dal çiftleri, yaprak çiftleri...


Minicik çiçekleri dört yapraklı.

Bu ağacın ne ağacı olduğunu bilmiyordum. Ancak ağacın belediye tarafından dikildiği belli. Bu nedenle ben de "İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı, Anadolu Yakası Park ve Bahçeler Müdürlüğü" nün web sitesini inceledim. Sitenin kütüphane kısmında konu ile ilgili bir sürü kitabın yayınlandığını gördüm. Kitapları hazırlayanlara ve yayınlayanlara çok teşekkürler. Bunları internetten yayınlamak çok önemli bir iş bence. Bu kitapların listesi;

  • Süs Bitkileri Hastalıklarıyla Mücadele
  • Kentsel Peyzajda Dikimin Genel İlkeleri
  • Bitki Bilgisi
  • Toprak Bilgisi ve Bitki Besleme
  • Ağaç ve Bitkilerde Bakım ve Budama Esasları
  • Peyzajda Tasarım ve Uygulama
  • Kültürel Bakım ve Sulama Teknikleri
  • Sera Yapım Tekniği
  • Bahçıvanlık El Kitabı
  • Süs Bitkileri Üretim ve Bakımı
  • Toprak İşleme Aletlerinin Kullanım ve Bakımı
  • Yaprak, Toprak ve Su Analizi
  • İstanbuldaki Anıt Ağaçlarda Bakım ve Restorasyon Çalışmaları
  • Kent İçi Ağaçlandırmaları
  • İç Mekan Süs Bitkileri
  • Çevre Bilinci ve Çevre Koşulları
  • Kentsel Bakım ve Budama Esasları
  • Meyvecilik
  • Boğaziçinde Yaşayan Tarih
  • Bitki Üretiminde Kullanılan Ortam Materyalleri
  • Çim Alan Tesisi ve Bakımı
  • Dış Mekan Süs Bitkileri
  • Ağaçlandırma Dikim Tekniği
  • Yavaş Yarayışlı Gübrelerin Performanslarının Saptanması
  • Kentsel Alanlarda Bitkisel Tasarım
Bu ağacı aramak için "Dış Mekan Süs Bitkileri" kitabına baktım. Ve orada gördüm. Bu kitapta 55 tane yaprağını döken ağaç ve ağaççık; 33 tane yaprağını dökmeyen ağaç ve ağaççık; 29 tane de çalı türü var.

"Kent İçi Ağaçlandırmaları" adlı kitapta da "İstanbul kent içi yol ağaçlandırmalarında kullanılması uygun türler ve özellikleri" tanımlanmış.

Aşağıdaki kaynaklara da bakılmasını öneririm.

http://www.kitapark.com/
http://www.bitkipark.com/
http://www.avrupaparkbahceler.com/
http://www.anadoluparkbahceler.com/
http://www.istanbulagac.com.tr/

Hiç yorum yok: